NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
كَثِيرُ بْنُ
عُبَيْدٍ
الْحِمْصِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو
حَيْوَةَ
عَنْ
شُعَيْبٍ
يَعْنِي ابْنَ
أَبِي
حَمْزَةَ
حَدَّثَنِي
غَيْلَانُ
بْنُ أَنَسٍ
حَدَّثَنِي
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ
ثَوْبَانَ
عَنْ رَجُلٍ
مِنْ
أَصْحَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
أَنَّ
عَلِيًّا
لَمَّا
تَزَوَّجَ
فَاطِمَةَ
بِنْتَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَأَرَادَ أَنْ
يَدْخُلَ
بِهَا
فَمَنَعَهُ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ حَتَّى
يُعْطِيَهَا
شَيْئًا
فَقَالَ يَا رَسُولَ
اللَّهِ لَيْسَ
لِي شَيْءٌ
فَقَالَ لَهُ
النَّبِيُّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَعْطِهَا
دِرْعَكَ
فَأَعْطَاهَا
دِرْعَهُ
ثُمَّ دَخَلَ
بِهَا
Nebi (s.a.v.)'in
ashabından bir kişiden (nakledildiğine göre), Ali (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)'in
kızı Fâtıma (r.anha) ile evlenince, onunla gerdeğe girmek istemiş de Hz.
Fatıma'ya (mehir olarak) bir şey(ler) verinceye kadar Rasûlullah (s.a.v.), Hz.
Ali'yi (bundan) men etmiştir. Bunun üzerine (Hz. Ali);
Ey Allah'ın Rasûlü
(verebileceğim) bir şeyim yok dedi.
Peygamber (s.a.v.)'de
Ali'ye;
"O'na zırhını ver!”
dedi. Bunun üzerine Ali ona zırhını verdi. Sonra onunla zifafa girdi.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I, 80; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
VII, 252.
Bu hadisi şerifi aynı
senedle Beyhâkî de tahric etmiş-tir. İmam Ahmed'in Müsned'in de ise, bu hadis
şu manaya gelen lâfızlarla rivayet edilmiştir. "Hz. Ali dedi ki: Ben
Rasûlullah (s.a.v.)'den kızı Fatıma'yı istemeye karar vermiştim. Kendi kendime
benim hiçbir malım mülküm olmadığı halde bu nasıl olabilir diyordum. Sonra
Rasûl-i Ekrem'in lütufkârlığı ve yardımseverliği hatırıma geldi. Bunun üzerine
kendisine varıp kızını istedim. "(Mehir olarak verebilecek) bir şeyin var
mı? diye sordu. Ben de (hayır) cevabım verince "Benim falanca gün sana
verdiğim sert zırhın nerede?" diye sordu. "Yammdadır" diye cevap
verdim. "Öyleyse onu ona ver." buyurdu.
Bu hadisin senedinde
kimliği bilinmeyen bir sahâbînin bulunmuş olması hadisin sıhhatine zarar
vermez. Çünkü ashabın hepsi güvenilir kimselerdir.